Kayıtlar

Ağustos, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

La Malinche

      La Malinche Ne yapar insan sırtından bıçaklandığında? Susar mı? İçine mi gömülür? Belki de kaçar. Hiç beklemediğimiz kişilerle yabancı yollarda kesişir hayatlarımız. Bütün mesele o sihirli anda neler hissedeceğimizle ilgilidir. Susar mıyız? İçimize mi gömülürüz? Belki de kaçarız. Öyle sudan sebeplerle kırılmaktan bahsetmiyorum. Sezar’ın kırılgan mahremiyetine dönüşen güçlü kalesinin hikayesi benim ilgilendiğim. “Mutlu anlara neden düşman?” zor zamanların ağır aksak ilerleyen zamanı dedirten kırılganlıklar. İç içe geçmiş karman çorman bir dünyanın kaderini değiştirmiş Dona Marina’dan bahsediyorum mesela. Onun Meksika halkı tarafından yüzyıllarca nasıl anıldığından. Dudakları esarete açılan kapılardan binlerce öyküyü tarihe hapsedip Meksika’yı nasıl peşkeş çektiğinden. Yaşanılan her anın sıcak bir iklimidir çoğu zaman kırılganlık. Öfkeye dönüşebilir sevgiden aldığı cesareti kullanarak. İnsanın doğası üzerinde yadsınamaz bir tahakkümü vardır. Tutkuyu, ihtiras...

Yarınsız Çocuklar

  Gözlerimi kaybettim önce, açlığımı sonra. Sanırım öldüm. Ama çok düşünmeyin siz. Ölen ilk çocuk değilim. Kıyıya vuran ilk bebek. Nefes   alamayan    bedeni parçalanan… İlk çocuk değilim ben mahkum edilen. Sanırım öldüm… Yıllar önce yalnızdım. Doğarken çığlık çığlığa… Kimsesizliğe değildi haykırışlarım. Doğum sancısıydı bu, nefes almanın sesiydi rengarenk. Rengarenk doğmuştum, ya da öyle sanıyordum. Çocuktum … Tüm sanrılarımı hoş görebilirsiniz. Bir teraziyse aradığınız, sesimi tartabilirsiniz. Ben hatırlayamıyorum hislerimi. Yıllar öncesinin ağırlığını sesimin. Umarım çizmişsinizdir yüzümün mutluluğunu, çığlıklarımın coşkusunu. Çocuktum… İlk zamanları henüz farkındalığımın.   Şimdilerde sesimin değil kulaklarımın acısını çekiyorum. Açlığımın yıkıntılarını. Bir ses yankılanıyor durmadan. Midemde garip sesler. Enkaz içinde   oyuncaklarım. Sanırım öldüm.